İnsanlığın altının oluşumu hakkında bilgi edinmesi uzun yıllar sürse de altını bulma ve işleme süreci uzun zamandır devam etmekte olan bir süreçtir. İnsanlığın altına olan büyük ilgisi sebebiyle artık yüzeyde altın bulmak oldukça zordur. Bu sebepten dolayı teknolojiden yardım alarak özel altın madenleri oluşturulur ve kayaçlara karışmış altınların keşfi yapılır. Toprağın rengine, çevreyi oluşturan bitki örtüsüne ve toprağın değerine göre yapılan değerlendirmeler sonucu altının yoğunluğu belirlenir ve daha sonrasında çalışmalar başlar. Geçmişte bu durum oldukça zorlu olsa da günümüzün gelişmiş teknolojisi sayesinde altının bulunduğu bölgeler net olarak tespit edilebilir duruma gelmiştir.
Nadir bir maden olan altın çoğunlukla kütleler halinde değil, toprağa karışmış pullar şeklinde ya da kayaçların aralarında şerit halinde bulunur. Elde edilen altın, belli başlı zenginleştirme ve saflaştırma işlemlerinden geçer. Bu işlemlerden en popüler olanları ise karbon ve siyanür gibi kimyasalların kullanımıdır. Siyanür kullanımıyla birlikte katı halden sıvı hale dönüştürülen altın; soğurma, sıyırma, elektroliz ve benzeri bazı işlemlerden geçer ve bu işlemler sonucunda külçe haline gelen altın, rafinasyon tesislerine gönderilerek saflaştırılır. Altını eritmek için oldukça yüksek bir sıcaklık gereklidir. Bu yüzden eritme işlemi ocaklarda ya da demirhanelerde yapılarak altına son şekli verilir. Altın saf haldeyken oldukça yumuşak bir forma sahiptir ve bu yüzden saf altını şekillendirmek de oldukça kolaydır.